Burun içi dokuların ve buraya açılan paranazaL sinüslerin habis tümörleri (kanserleri) olan burun-paranazai sinüs kanserleri, baş boyun kanserlerinin prognozu (bir hastalığın seyri hakkında tahmini ve iyileşme şansı olup olmadığı) daha şanssız olan gruplanndan birini oluşturmaktadır. Nadir görülen tümörler olup, yaklaşık olarak baş boyun bölgesi habis tümörlerinin (kanserlerinin) %3'ünü, tüm vücut habis tümörlerinin (kanserlerinin) ise %1'inden azını oluşturmaktadır. Erkeklerde burun-paranazal sinüs tümörü sıklığı kadınlara oranla yaklaşık olarak iki kat daha fazladır.
Epidemiyolojik çalışmalar, burun-paranazal kanserlerinin yaklaşık %40'nın (solunum yolu ile alınan) karsinojenlere (tahta tozu, deri, formaldehit, krom, fosfor, izopropil yağları, lake boyalan, lehim-kaynak, radyum boyası, hardal gazı ve diğer bazı organik kimyasallar) maruz kalmakla ilgili olduğunu ortaya koymuştur.
Burun-paranazal sinüs kanserleri diğer baş boyun tümörlerine göre daha agresif seyreden tümörlerdir. Tümörün tanısında gelişmiş görüntüleme yöntemlerinin (Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans Görüntüleme [MRG], Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) ve endoskopinin rutine girmesi ile olumlu yönde gelişim olmakla birlikte günümüzde hastalığın geç tanınması halen bir risk faktörü olarak önemini korumaktadır. Yakınmaların başlaması ile tanı konması arasında geçen süre 6-8 ay kadardır.