-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DİSLEKSİ




 

DİSLEKSİ HASTALIĞI - öğrenme bozukluğu
Yunanca kökenli bir sözcük olan disleksi (dyslexia), ‘kelime kullanımında yaşanan güçlük’ anlamına gelir.
Disleksi kısaca bir öğrenme bozukluğu olarak tanımlanabilir.
Öğrenme bozukluğu da genel bir terimdir.

Öğrenme bozukluğunda genel kabul gören tanım; 1988 yılında ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesi tarafından yapılmıştır. Şöyle ki; “dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur”.

En sık rastlanan öğrenme bozukluklarından olan disleksi ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edildi ve British Medical Journal’da yayınlandı. Morgan makalesinde 14 yaşında olan Percy adındaki erkek çocuğuna değindi. Percy; her zaman akıllı ve zeki bir tutum içinde, yaşıtlarıyla kıyaslandığında oyunlarda hızlı, arkadaşlarından geride kalan hiçbir yönü olmayan ve lakin okuyamayan bir çocuk.

Bu dönemlerde disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülüyordu. Halbuki Oysa yapılan araştırmalar; göz eğitiminin disleksiyle yaşamayı kolaylaştırmadığını göstermiştir.
Okula başlayan disleksili çocuklarda eğitim alabilecek zihinsel gelişim henüz tamamlanmadığı için okuyamazlar, yazamazlar ve matematiksel işlemleri kavramada zorluk çekerler. Ancak bu onların zeka düzeylerinde bir sorun olduğunu göstermez.

Yetişkinlerde Adres yazmak ya da tren tarifesi okumak çok zor olur.
Büyük bilgin Albert Einstein, kalipso müziğinin kralı Harry Belafonte, ünlü Mona Lisa’yı çizen ressam Leonardo da Vinci, İrlandalı yazar Yeats, Pek çok eserin sahibi heykeltraş Rodin, sinema oyuncusu Tom Crouse, şarkıcı ve sinema oyuncusu Cher disleksili ünlüler arasındadır.

Mesela Edison, okul yıllarında matematik dersini kavramakta oldukça güçlük çekerdi,  anlatılanlara konsantre olamıyor, kelimeleri kullanma ve konuşmada zorlanıyordu. Algılama ve duyma yetersizliği nedeniyle okuldan uzaklaştırılan Edison, 3 yıl boyunca özel öğretmen eşliğinde devam etti eğitimine. Kendi deyimiyle; "Öğretmenim sersemin teki olduğumu söylüyor, babam da aptal olduğumu düşünüyordu. Bense artık budalanın teki olduğuma karar vermiştim."

Öğretmenlerin çok dikkat etmesi gereken bir sorun Disleksi. Erken tanı bu çocukların gelecekte alacakları eğitimin tespiti açısından çok önemlidir.Bu konuda çocuğa yardımcı ve destek olunmalıdır. Bu da veli-öğretmen-psikolog işbirliği ile olmalıdır.

Okuma zorluğu olan bir çocuk, okumaya çalışırken, sözcüklerin başına odaklanmakta zorlanabilir ve sözcüğün ortasından başlayabilir, örneğin kumdakiler sözcüğüne da diye başlayabilirler; okurken sıklıkla yerlerini kaybederler, satır ya da sözcük atlarlar.

Mesela; deniz yerine beniz, su yerine şu okunması sıkça yapılan yanlışlardır.
Aynı şekilde geliyorlarmış sözcüğünü geliyormus şeklinde yazabilir. Aritmetik/matematik alanlarında zorlanan çocuklar, işlemlerin kurallarını unutabilirler, eldeleri unutabilirler, toplama diye başlayıp çıkarma ile devam edebilirler. mekan içinde yönünü bulamama, sağını-solunu öğrenememe, sayfayı iyi kullanamama,
Çocuğunuz okumayı yazmayı-öğrenemiyorsa, sağıyla solunu ayırt edemiyorsa hemen zeka geriliği şeklinde yorumlamayın. Bu durum ‘Disleksi’ den kaynaklanıyor olabilir
Türkiye’de bu tür çocuklar genellikle hiperaktif (yani dikkat dağınıklığı olan) çocuklarla karıştırılıyor. Türkiye’de yeni yeni tanınan bu hastalığın, öğretmenler ve veliler tarafından yeterince bilinmemesi hastalığın tedavisini daha da zorlaştırıyor.

Öğrenme bozukluğu olan çocuk neler hisseder, neler yaşar? “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum.”, “Ben yeterince iyi değilim.”, “Ben aptalım.”, “Ben geri zekâlıyım.”, “Kimse beni sevmiyor.” gibi duygu ve düşünceler öğrenme bozukluğu olan ve psikolojik destek almayan çocukların hissettiklerinden yalnızca bir kısmı. Kendi dünyasını hep yanlışlardan (yanlış yazan, yanlış okuyan, yanlış hesaplayan) oluşan bir dünya olarak algılar ve sonuçta kendini “yanlış” bulur hale gelir. “Benim neyim var?” sorusunu çok sık sorar. Bu noktada özellikle anne baba ve öğretmenin çocukla etkili bir iletişim içinde olması çok önemlidir.

Dislektikler Nasıl Davranır?

  • Yazılı kelimeleri öğrenme ve hatırlamada güçlük çekerler.
  • Yön (yukarı-aşağı, sağ-sol gibi) ve zaman (önce, sonra, dün, yarın gibi) kavramları ayırt edemezler.
  • Kısa süreli hafızaları zayıftır.
  • Sesleri tanımakta güçlük çekerler.
  • Harfleri ya da sayıları tersten algılarlar. Örneğin b’yi d, E’yi 3, 6’yı 9, 73’ü ile 37 gibi görürler.
  • o, e, c gibi harflerin arasındaki farkları dile getiremezler. Sözcükleri tersten okurlar, örneğin ‘edip’ sözcüğünü ‘pide’ şeklinde algılarlar.
  • Sıralamada güçlük çekerler; alfabeyi öğrenme, mevsimleri ve ayları sıralamada zorlanırlar, doğum tarihlerini karıştırırlar, alışveriş listesi yapamazlar.
  • Okurken kelime atlarlar.
  • Konuşmaya yaşıtlarından geç başlarlar ve konuşma becerileri zayıftır.
  • Zamanı hatırlamakta ve algılamakta güçlük çeker, randevu saatlerini unuturlar.
  • Ritimleri iyi duyamazlar.
  • Son okunan şeyi hatırlayamaz, bu nedenle aynı paragrafı tekrar tekrar okumak zorunda kalabilirler.
  • Konsantrasyon ve dikkat güçlüğü yaşarlar.
  • Hareketlerinde yavaş ve hantaldırlar.


DİSLEKSİ

 

 

İletişim Bilgileri

Gsm: 0537 573 33 11 - 0212 635 08 97 • Fax:212 635 08 40 •

Tüm Hakları suBRosa A.Ş' ye Aittir.